Bana standardını söyle…

(Bu yazı İktisat ve Toplum dergisinin Ekim 2013 sayısında yayınlanmıştır.)

Standart uyumsuzluğunun sonuçları
kişiler için can sıkıcı olmaktan, ülkeler için ciddi ekonomik maliyetlere uzanan geniş bir önem aralığında değişebilir. Alt-sınırdan bir örnekle başlayıp, kendi can sıkıcı deneyimimi paylaşayım sizinle.  ABD’de doktora yaptığım yıllarda, üyesi olduğum Türk öğrenci derneğinin en yoğun mesaisi, Kasım ayındaki 2 günlük “Birleşmiş Milletler Festivali”nde gerçekleştirilen ve derneğin yıllık bütçesindeki en büyük gelir ve gider kalemlerini de kapsayan faaliyetlere harcanıyordu. Bu köşede daha önce de yazdığım gibi, en büyük gider kalemi festivalde gösteri yapan folklor grubuna eşlik edecek zurnacının masrafları;[1] en büyük gelir kalemi ise, festivalde kurulan yiyecek standında satılan dönerdi. Benim de organizasyon komitesinde olduğum sene, festivalde satmak üzere bir Yunan lokantasından tedarik ettiğimiz 20-25 kiloluk donmuş döneri, derneğin demirbaşı olan döner makinesine takmaya kalkınca kötü bir sürprizle karşılaştık. Vaktiyle Türkiye’den getirilmiş olan makinenin eti döndürmeye yarayan mili, bir ucu sivri bir boru olarak tasarlanmıştı. Yunan asıllı Amerikalı tedarikçimizin etin ortasında bıraktığı boşluk ise, kendilerinin kullandığı kılıç şeklindeki mile uygun ince bir yarıktı.

Yazının devamını okumak için TEPAV – Dr. Serdar Sayan Köşe Yazıları sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

This entry was posted in Ahkam Keseri Yazıları. Bookmark the permalink.

Comments are closed.